Cefic Genel Direktörü Marco Mensink, Jacques Delors Enstitüsü tarafından kısa bir süre önce düzenlenen 'Re-think Europe' podcast'inde Avrupa'nın geleceğine ilişkin görüşlerini paylaştı. Marco, dayanıklı bir Avrupa endüstrisini korurken nasıl yeşil geçişin gerçekleştirebileceğine dair görüşlerini paylaştı ve yeni AB yetkisinden neler beklenebileceğini paylaştı.
Küresel talebin azalması, AB enerji fiyatlarının diğer bölgelerden daha yüksek olması, AB'nin düzenleyici ortamının giderek daha karmaşık hale gelmesi ve iklim nötrlüğüne geçişin giderek daha acil hale gelmesiyle birlikte, AB'de finansman ve yatırımların güvence altına alınması başarılı bir geçiş için kilit önem taşıyor.
“Talebin ortadan kalktığı bir dönemde bu büyük dönüşümden geçiyoruz. Sürdürülebilir ürünlere talep yokken, 2050 yılına kadar endüstrinin her yıl tarihsel ortalamasının 6.6 katı yatırım yapması istenmekte. Bu çok büyük bir rakam.”
Avrupa'da gaz fiyatlarının ABD'ye kıyasla 4.7 kat, elektrik fiyatlarının ise iki kat daha yüksek olduğunu belirten Marco, bu enerji fiyatlarının üzerine gidilmemesinin toplumsal risklerinin altını çizdi.
“Avrupa'da elektrik üretimini iki katına çıkarmamız gerekiyor. Herkes bir şey isterse fiyat artar. Fiyat yükselirse, vatandaşlar için enerji fiyatı karşılanamaz hale gelir. Bu da 2030'lara geldiğimizde sokaklarda daha önce hiç görmediğiniz kadar çok sarı yelekli görme riskiyle karşı karşıya kalacağımız anlamına geliyor.”
Böyle bir risk alınamaz, bu nedenle geçişin insanlar için adil olması ve trendin tersine çevrilmesi gerekiyor.
Marco, yatırımları teşvik etmek için mevzuatın basitleştirilmesi, verimliliği ve öngörülebilirliğinin önemini vurgulayarak, izinlerin bir yıldan kısa bir sürede verilebildiği Çin'deki hızlı izin süreci ile Avrupa'nın uzun prosedürlerini karşılaştırdı. “En basit izinler bile yıllar sürebiliyor” diyerek Avrupa'nın temiz enerjiye geçişini hızlandırmak için daha yalın, daha akıllı düzenlemeleri savundu. Neyi nasıl düzenlediğimizi yeniden düşünmemizi önerdi: Mario Draghi'nin son raporunda dile getirdiği 'kendini kısıtlama ilkesine' işaret ederek, Avrupa'nın, dünyanın Çin ve ABD gibi büyük oyuncularla çevrili küçük bir bölgesi olduğunu düşünerek kurallar koymamızı önerdi.
Önümüzdeki zorlu yolu kabul etmekle birlikte Marco dinleyicilere bir umut mesajı verdi:
“İnsanlar bir bölgeye yatırım yaparlar çünkü bir haraketlenme olduğunu ve bölgede iyimserlik ve sinerji olduğunu hissederler. Komisyon'un ortaya koyması gereken tek şey bu duygudur: AB Yeşil Mutabakatını uygulayacağız. Ve bir araya gelip tartıştığımız takdirde bu Mutabaktın gerçekleşmesi için her şey mümkün. Eğer bir sonraki Komisyon'un yaklaşımı bu olursa, yatırımları toplarız."
Aynı hedefe doğru ilerlemek için ortak bir amaç duygusu, Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu yatırımları almasına yardımcı olacaktır.