Değerli Üyelerimiz,
Küresel Sera Gazı Emisyonları Raporu Yayınlandı
Küresel ölçekte emisyon verilerini en kapsamlı biçimde sunan kaynaklardan biri olan EDGAR, 2024 yılına ilişkin güncel sera gazı envanterini yayımladı.
Yeni rapor, iklim politikalarının dünya genelinde hangi noktada durduğunu ortaya koyması açısından kritik bir değerlendirme sunuyor.
Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
Küresel Emisyonlarda Yeni Rekor
2024 yılında küresel sera gazı emisyonları 53,2 Gt CO₂e seviyesine çıkarak şimdiye kadarki en yüksek düzeye ulaştı.
Bu değer, 2023 yılına kıyasla %1,3’lük bir artış anlamına geliyor.
Emisyonların %74,5’i ise hâlâ fosil yakıtlardan kaynaklanan CO₂’den oluşuyor.
Dünyanın en büyük on ekonomisi arasında, 2024 yılında emisyonlarını yıllık bazda azaltabilen tek bölgenin AB olduğu görülüyor:
- AB: –%1,8
- ABD: +%0,4
- Çin: +%0,8
- Hindistan: +%3,9
- Türkiye: +%2,7 (2024’te en hızlı artış kaydeden ülkeler arasında)
Türkiye’ye İlişkin Bulgular
Rapor, Türkiye’nin 2024 yılında sera gazı emisyonlarını yıllık %2,7 oranında artırdığını ortaya koyuyor.
Ayrıca uzun dönemli eğilimler de oldukça dikkat çekici:
- Türkiye’nin toplam emisyonları 1990 yılına kıyasla %156 artmış durumda.
- Enerji, ulaşım ve sanayi gibi karbon yoğun sektörlerde yapısal bir yükseliş eğilimi sürüyor.
Bu tablo, Türkiye’nin hâlâ enerji arz güvenliği – ekonomik büyüme – emisyon artışı üçgenine güçlü şekilde bağlı olduğunu gösteriyor. Uzun vadeli karbonsuzlaşma hedefleri için daha sağlam ve istikrarlı politika çerçevelerine ihtiyaç duyulduğu açıkça ortaya çıkıyor.
AB Emisyon Azaltımında Öncü
AB, 2024 itibarıyla 1990’a göre emisyonlarını %35 oranında azaltmış durumda.
Toplam 3,2 Gt CO₂e seviyesine gerileyen emisyonlarıyla, küresel toplam içindeki payı %5,9’a kadar düşmüş bulunuyor.
Paris Anlaşması’nın küresel sıcaklık hedefleriyle uyum sağlanabilmesi için dünya çapındaki emisyonların 2030’a kadar %42 azaltılması gerekiyor. Ancak mevcut durum, bu hedefin henüz oldukça uzağında olduğuna işaret ediyor.
Küresel ölçekte politika uygulama hızının, bilimsel gerekliliklerin gerisinde kaldığı bir kez daha net biçimde görülüyor.
kaynak: yeşil büyüme